ee1985 yılında
Japonya'nın Okinawa Adası yakınlarındaki Yonaguni'nin açıklarında dalış yapan bir
balıkadam, hiç beklemediği bir görüntüyle karşılaştı. Suyun metrelerce altında,
dipte, derinlere doğru alçalan basamaklarıyla garip bir antik kalıntı uzanıyordu
önünde. İlkin göz yanılması sandı, basamaklara yaklaşıp inceledi, yapının
çevresini dolaştıkça şaşkınlığı daha da arttı. Bilinmez bir zamandan beri suyun
altında yattığı belli olan bu basamaklı yapı, düzenli kıvrımlara, son derece
hassas açılara sahipti. Balıkadam, sudan çıkar çıkmaz bildiği her yere bu
buluşunu haber verdi. Yonaguni sularının dibindeki bu esrarengiz yapının sırrı
henüz tam olarak çözülebilmiş değil. Ama seksenlerden bu yana dalış yapanların
olduğu kadar, jeologların ve arkeologların da ilgi odağı. Japonya, Asya'daki çoğu ülke gibi, antik çağlara uzanan bir
tarihe ve zengin bir kültür birikimine sahip. Okinawa ve dolaylarında, zaman zaman 3000
yıllık kalıntılara rastlanıyor. Ama suyun altında bulunan ve yapısı itibarıyla
bir "basamaklı piramit" izlenimi veren buluntunun ne zaman kimler tarafınan
yapılmış olabileceği üzerine kimsenin fikri yok. Aslına bakılacak olursa, bu
yapının "insan yapısı" olduğu da şimdiye dek resmen kabul edilmiş değil.
İşin içinden çıkamayan arkeologlar ve ortodoks jeologlar, bu dümdüz basamakların
doğal etkilerle oluşmuş olabileceğini belirtiyorlar ama hiç de inandırıcı
olamadıklarının da farkındalar. Suyun, basıncın, yer hareketlerinin zaman zaman
oluşturduğu düzgün yüzey şekillerine bazı yerlerde rastlıyoruz. Ama Yonaguni'deki
gibi düzgün, şaşırtıcı derecede simetrik ve "insan yapısı" izlenimi
veren bir bulguya hiçbir yerde rastlanmadı.
Adanın açıklarındaki bulgular açıklandıktan sonra
inceleme yapmak için gelen bilim adamları arasında, Sfenks üzerinde çalışmalar
yapan Boston Üniversitesi'nden Dr Robert Schoch ile bu çalışmayı birlikte
gerçekleştirdiği John Anthony West de vardı. Dr Schoch, ilk dalışta uzun uzun
Yonaguni kalıntılarını inceledi ve görüşünü net bir biçimde açıkladı:
"Bu kayalıklar kesinlikle insan yapısı ve tahmin edebileceğimizden çok çok daha
eski. Aşağı yukarı, 10000 yıllık!"
Aynı yorumu, John Anthony West ve Japon uzman jeologlar
da yaptılar. Yüzlerce fotoğrafı dünya basınına dağılan ve uzun sualtı filmleri
birçok televizyon kanalında yayımlanan Yonaguni binası, artık, son iki yıldır
bütün dünyada yakından tanınıyor. "Tanrıların Parmak İzleri" adlı
kitabıyla sansasyon yaratan Graham Hancock da "Yitik Uygarlığın Peşinde"
adlı dizi için burada dalış yaptı ve Yonaguni'nin basamaklarını inceledi. Hancock'a
göre dümdüz, doksan derecelik açılarla inen basamakların yanı sıra, köşegenlerde
oyulmuş düzgün ve orantılı hendekler, dört ayrı yerdeki "sütun yerleştirme
yuvaları", bu yapının kesinlikle bir antik kalıntı, hatta daha da iddialı bir
cümleyle, bilinmeyen bir dönemden kalma "basamaklı piramit" olduğunu
gösteriyordu.
Schoch'un düşüncesiyle birleştirildiğinde, Japon
sularının dibinde yatan bu çok eski ve bilinmez mimarların eseri yapı, İ.Ö 11000
dolaylarındaki buzul erimesi sonucu denizlerin yükselmesiyle derinlere inmiş bir
"yitik uygarlık kalıntısı" izlenimi veriyor. Ne var ki, ortodoks
akademisyenler, karşı hiçbir kanıt öne sürememelerine rağmen Yonaguni buluntuları
hakkında yorum yapmak için "erken" olduğunu, "insan yapısı"
olmama ihtimalinin üzerinde durulması gerektiğini söylüyorlar.
Son bir yıldır, Yonagoni'deki araştırmalar
yoğunlaşmış durumda. Eğer çevrede en küçük bir hiyeroglif, bir resim, bir
küçük eşya ya da heykel bulunursa, belki de bütün dünyanın tarihine ilişkin
bilgiler şöyle bir sarsılacak. Adı ister Atlantis olsun, ister Mu, ister Lemuria;
bilinmeyen tarih çağlarından ses vermeye başlayan bir "yitik uygarlık",
doksanların başından bu yana iyiden iyiye hissedilir hale geldi.
Ayrıntılı bilgi için Dr Robert Schoch'un sitesine
bakabilirsiniz